Nishantashi

vi vıl rak yu!

Baba ve Oğlu

February26

80’ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen -45 yaşında ve
saygın bir işi olan- oğlu salonda oturuyorlardı. Hal-hatırdan,
çoluk-çocuktan, havadan-sudan sahbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın
sinyalini vermişti. O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin
pervazına bir karga kondu. Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan
sonra oğluna sordu: ‘Bu ne oğlum?’

Oğlu şaşkın, cevapladı: ‘o bir karga baba.’

Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu: ‘Bu ne oğlum?’

Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı: ‘Baba, o bir karga’

Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını
yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı
baba üçüncü defa sordu: ‘Bu ne?’

Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü: ‘O bir karga baba, üç oldu
soruyorsun. Beni işitmiyor musun?’

Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini
yükseltti: ‘Baba bunu neden yapıyorsun? Tam dört defadır onun ne olduğunu
soruyorsun, sana cevap veriyorum ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun.
Sabrımı mı deniyorsun?’

Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme- yerinden kalktı, içeri odaya gitti ve
elinde bir defterle döndü. Bu bir hâtıra defteriydi. Oturdu, sayfalarını
karıştırdı ve aradığını buldu. Sevgiyle gülümseye devam ederek sayfası açık
bir vaziyette defteri oğluna uzattı ve o sayfayı okumasını söyledi.

‘Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken
yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu. Oğlum tam 23 defa onun
ne olduğunu sordu. 23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak, onun bir karga
olduğunu söyledim. Rahatsız olmak mı? Hayır! Onun sorusunu masumca tekrar
edişi içimi sevgiyle doldurdu.’

posted under Manidar | No Comments »

Acayip Tasarımlar

January16

image0011image0021image0031image0041image0051

posted under Geyik, Manidar | No Comments »

Gelincik

January13

 

Uzaklarda bir köyde, çocuğu doğmadan kocası ölmüş,

tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine

arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.

Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.

Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.

Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır…

Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır.

Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir.

Gelinciği ve kanlı ağzını görür.

Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı.

Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur.

Anne odaya yönelir… Ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebegi ve bebegin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür…

Einstein’ın söylediği rivayet edilen bir söz var:

‘İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor’

posted under Manidar | No Comments »

Son Akşam Yemeği

January12

Leonardo da Vinci; ‘Son Aksam Yemeği’ isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı…

İyi’yi İsa’nın bedeninde, Kötü’yü de İsa’nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda’nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı…
Read the rest of this entry »

posted under Manidar | No Comments »